11 Temmuz 2016 Pazartesi

Sev, 19.10.2015, Pazartesi

Ne tuhaf bir dönemden geçiyoruz Şirin'ciğim, dünya yangın yeri, ülkem yangın yeri, içim yangın yeri...Bir yanım evlatlarımızı ve yarınları düşünmekten yorgun, öbür yanım geçmişin izlerini sürmekte bir zamandır... Dilimde hiç bitmeyen bir Sezen Aksu...

"Ben beni kendi içimde, bilmem ki ararsam bulur muyum?
Yaşanmamış genç yıllarımı ve sebebini suskunluğumun... 
Buluşsam orada kendimle ve yaratsam ellerimle
Küçük bir sırça köşk misali, dostlarımla benim evrenimde.

Boş yere değil yok inanmam, koşarım yine ardından..
Bulsam da olur bulmasam da
Bu ümit beni bil yaşatan..

Cesaretim olur o zaman, düşünmeye içtenlikle
Açık seçik ve hiç korkmadan sonuna dek dürüst ve sevgiyle...

Boş yere değil yok inanmam, koşarım yine ardından
Bulsam da olur bulmasam da
Bu ümit beni bil yaşatan..."

Ama işte en tuhaf şey yine de insan olmak! İşin-gücün, kavganın ve acının orta yerinde bile, hayallerinin hesabını soran 40'ında bir çocuk sızım sızım... Alevler içindeki ruhumda, ümidimin münasebetsiz kıpırtılarıyla dayanıyorum belki de bunca saçmalığa. Bilmiyorum... Ama şunu anladım ki artık, içimdeki çocuk hiç vazgeçmeyecek yaşanmamış hayallerinin hesabını sormaktan...