9 Ocak 2016 Cumartesi

Şirin, 23 Temmuz 2013, 20.14

Merhabalar tombiğim,

Geri döndük memleketimize. Döner dönmez İngilizce çalışacaktım ama olmadı. Çünkü Livaneli'nin "kardeşimin hikayesi" isimli romanına daldım, çıkamadım. Hala kelimelerin oyunu ile sarmalandığımı hissediyorum. Sorun değil kucaklasın ama sabah altıya kadar uyku ayak diremeseydi keşke. Bugün birazcık yarı uykulu, aslında tabiri uygunsa yarı meczup dolandım ortalıkta. Livaneli'nin başkaca kitaplarını da okumaya karar verdim. Aslında şunu düşündüm; istersek kızlar buluşmamızda okuduğumuz kitaplardan da bahsederiz, ne dersin?

Kitap okumak hakikaten insanı farklılaştırıyor. Şöyle ki, "kardeşimin hikayesini" okurken kitap kahramının bahsettiği şarkıyı bulup dinledim. Paolo Conte'den "Via Con Me"...http://youtu.be/0o_rGhcBgME Tam olarak kahramanımız gibi hissetmesemde farklı duyguların içine soktu beni. Sonra Paolo Conte kimdir araştırdım. Bir şarkıdan, farklı duyguları tatma, yaratıcısını tanıma fırsatı yakaladım. Aslında küçük küçük ısırıklarla, bilginin tadıyla, tadımlık hovardalık yaptım. Şarkıyı lütfen dinle, seni mutlu edeceğini düşünüyorum.

İnsanların sorunu ne biliyor musun? Samimiyetlerinin sınırını bilememek. Belki de mücadele için bulduğun "mesafe" vasıtası çok doğru bir yöntem. 

Üç günlük tatilden sonra ilk kez bu akşam tartılacağım. Sonucu yarın seninle paylaşacağım. 

Bu arada tartımızı aldın mı dombikim benim? Unuttum deme sakın!

Hamiş: Yıllar önce annemin halası beni "montofonum" diye sevmişti. Ah nasıl bozulmuştum anlatamam. O da bu duruma içerlediğimi farketmiş olmalı ki "kızım, niye kızıyorsun. Bak onun eti çokkkk,  sütü çokkkk  ne kadar faydalı güzel bir hayvan" demiş, koca ineği bana ballandıra ballandıra anlatmıştı. Şimdi düşünüyorum da çok kendine özgü bir sevgi söylemi değil mi?