Canımsın sen benim, tatlı dombili Şirin'ciğim... Asil ile sağlık ve mutlulukla, aşkla ve huzurla, heyecan ve sükunetle dolu bir yaşamı, birbirinizi birbirinizin içine çeke çeke yaşayın inşallah bir ömür.
Senin hediyen ve Asil'in yanıtı... Nasıl güzel bir çiftsiniz siz, Allah nazarlardan korusun canım Şirin'im. İçimde açılmış bir umudun fidanısın sanki. Çok özlemişim seni ben yıllardır...
Yemişim Belgrad'ın kızlarını şekerim, sana bişey olmasın:) Gönül kimi severse güzel odur. Aşık Veysel'in dediği gibi; güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa... Hakikaten öyle, gözlerinin ve gülüşünün güzelliği, ruhunun asaleti, sahiciliğin, derinliğin, sevginle bütünleşmiş, Asil'in gönlünün köşküne yerleşivermiiişş. Onlar ermiş muradına... da... Neyse, amacımızdan fazla da uzaklaşmayalım di mi, biz yine de devam edelim zayıflamaya güzel dombilim. Nerde kalmıştık? Buradan da bir motivasyon durumu çıkarabiliriz kendimize bence. "Biz de böyle olabiliriz!" "Ben de böyle olabilirim!". "Nnnayırr... Göreceksiniz, dönüşümm muhteşem olucekk!" "Bir zamanlar dombili fekat içi güzel bir kız vardı, işte o kız benimm" filan diyerek, şöyle ipincecik, gepgencecik kızlar olarak salınırız belki başka bir sefere Belgrad'da. Hadi Şirinciğim, fırsat bu fırsat, parlat "rekabet damarlarını" motivasyon aşkına...
Bu 100 nedeni yazmaya kesinlikle başlayacağım. Düşüncesi bile şimdiden heyecanlandırıyor beni. Hele senin bu güzellikteki betimlemelerinden sonra...
Şirinciğim, ruhları çizilmiş insanlardan ve yorgunluğundan bahsediyorsun ya, al benden de o kadar. Beni daha çok yoran hiç bir şey yok desem yeridir şu hayatta. Fakat, ne yaptıysam değiştiremedim içimdeki aptal romantiği... Tek korunma yolum; mesafem...Bulduğum en etkili korunma taktiği.
Sen dondurmanı ye, Belgrad'ı gez, aklını boşalt, ruhunu şarj et, Asil'e sarıl, bana yaz... Hereket ve tartıyı sorma ama... Sakın. Yarın sorarsın.