10 Haziran 2016 Cuma

Sev, 07.01.2014, 20.37

Sevgili Dombili Şirin'ciğim;

Sana bu satırları, bu yılın grip salgını talihlilerinden biri olarak, günlerdir çakıldığım yataktan yazıyorum. Elaleme piyango çıkar yeni yılda, bendenizin payına düşen  sümüklü mendil! Çektiğim acıdan geçtim, en az iki kilo daha aldım yattığım yerde!  (Tanrım beni baştan yarat!)

Fakat bolca okumak ve dinlenmek fırsatını buldum, iyi yanından bakarsak. Bilhassa okumayı çok özlüyorum, biliyorsun. "Anne" olmadan evvelki yaşamımın rutini, artık adeta lüks kapsamında bir eylem benim için. Hani birkaç gün daha yatsam;  "kişilik bozukluklukları" üzerine tez yazmaya başlayıp, avukatlıktan hızla topuklamaya kalkabilirdim :)

Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek dedikleri tam da buymuş gibi görünüyor uzaktan bakınca, ne dersin? Oysa, ( bu sistemde ve bu dönemde )avukatlığı tartışabilirim belki ama, psikoloji tezinin sıtma olmadığını kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim.

"Insan psikolojisi" ve "sanatla" aramda kendimi bildim bileli flörtöz bir çekim ile fantezi yüklü bir tahrik arasında gidip gelen bir tür yakınlaşma olmuştur. Ne zaman incinsem, dağılsam, yorulsam bu saçmasapan sistemden; geceyarısı, sarhoş ve en histerik halimle dayandığım kapı ya psikoloji kitaplarınındır ya da sanatın... 

Tuhaf olan, küçük bir çocukken de, benzer bir biçimde insanların jest, mimik, ses tonu ve beden dili detaylarını izleyerek, hatta sezerek, söylediklerinden çok daha fazlasını duyabiliyor olmamdı. Bu durum göz önüne alındığında, çok huzurlu ve güzel bir ailenin parçası olmam, aslında en büyük şansım ve tek kurtuluşum olmuş denebilir.

Insanları anlamaya çalışmak; hazine sandığının kapağını aralayıp, mücevherlerin pırıltısının ufak bir yansımasıyla dahi gözlerin kamaşması gibi bir etki yaratıyor bende. Insanın görünmeyeni, görünenden öyle başka ki... Çoğu kez insanın bizatihi kendisinin dahi varlığından habersiz olduğu ne muhteşem bir dünya gizli, en derinlerde, ah... O dünyanın kapısından sızan tek ışık huzmesini dahi hissetmek, sezmek, anlamak öyle büyük bir haz ki benim için, anlatamam... Sanki hayatın sırrını bulmuşum gibi...Kendimi anlamışım gibi... Acıyı onarmışım, birine güvenmişim, bazen anlaşılmışım gibi... Çocuklarıma sarılmışım,  Tanrı'ya inanmışım gibi... Sevmişim, sevilmişim, aşktan yanmış, erimişim gibi...

Bu arada, Ilkbahar güncene bayıldım dombilim. Mest oldum yine okurken... Nasıl lezzetli bir mürekkebi var kaleminin... Nasıl endamlı bir ifadeyle dansediyor sözcükler anlatımınla... Tekrar tekrar okudum keyifle, defalarca...

Yazacak çok şey var daha ama, bu yılın talihlisi olmak kolay değilmiş Şirin'ciğim. Çekilecek ağrılar, silinecek sümükler, içilecek ilaçlar dizi dizi dizilmiş, beni bekler! 

Not:
O akşam seninle olmak benim için de çok güzeldi. (Güçlü'nün sana sevgisi hep ayrı olmuştur zaten)

Ben de seni çok seviyorum Şirin'ciğim. Sen çok özel birisin.