3 Mayıs 2016 Salı

Şirin , 01.09.2013, 23:40

Merhabalar Sev'ciğim, 

Büyük ihtimalle şu an Kıbrıs'tasın. Biliyor musun, ben orta üçüncü sınıfı Girne'de okudum. 1988 yılında Kıbrıs,  daha ondördünde, diri, gencecik bir ülkeydi. O kadar yeşildi ki, "yeşil ada" derlerdi. 1989 yılından beri hiç gitmedim ama oranın da anasını ağlatmışlar diye duydum. Şimdilerde tıpkı benim gibi kırk yaşına giren bu ülkenin üzerine çok bina dikmişler, çaktırmadan ırzına geçmişler. Bakir kalsa ne olurdu? 

Kıbrıs deyince aklıma hep sardunyalar gelir. Mavi, sarı, beyaz, pembe salkım salkım sardunyalar. Alınmadan, darılmadan, şımartılmayı beklemeden tüm yıl boyunca demet demet açar durur. Sardunya görünce de yılanları anımsarım. Sıcaklık arttığı zaman sardunya, limonlu bir esans yayar etrafa. O kadar güzel bir kokudur ki bayılırım. Ben ne kadar hoşlanıyorsam, böcekler yılanlar o kadar kaçar bu esanstan. Bu yüzden yılanın, böceğin bol olduğu yerlerde sardunya pek hoş kurtarıcıdır. Yıllar sonra satın aldığımız evin "sardunya çıkmazı sokak" ta olması bir tesadüf ama adresimi yazarken ya da sorduklarında söylerken şiirsel bir hoşluk hissederim. Her seferinde ilk gençliğim, Kıbrıs'ın bakirliği aklıma gelir. Her şey değişiyor.

Haftasonu Asil'in kuzenin düğün merasimi vardı. Ama ne maresim! Usullerle dolu bir dizi işlemi yaparken ebeveyinlerimiz mutlu olmayı nasıl başarıyorlar ya da öyle olduklarını mı düşünüyorlar, bilemiyorum.  Bu kurallar bütünü içinde en dikkat çekici ise dedemizdi. Seksensekiz yaşında, on torunundan sekizincisinin de evlendiğini izliyordu. Duygularında; gurur, mutluluk, sevinç, özlem, buluşma, hüzün, ayrılık, en çokta "son" vardı. Bizi gördü sevindi, bizi gördü ağladı. Yalnız yaşayan bu ihtiyarın belki de sonunu beklerken yaşadığı hareketlilik O'na, "ilk"in karşıtı ile kucak kucağa oturduğunu hatırlatmış olmalı ki, içindeki okyanus gözlerinden intiharına atladı. Belkide tuttuğu günce onu hayata bağlayan en büyük malzeme. Amaçlarımız ve araçlarımız olmalı sanırım öyle değil mi Sev'ciğim?

Pazar günü yani bugün kalkamadım. Yattım, yattım ve yine yattım. Maalesef OMUZ SIKIŞMA HASTALIĞI (İmpingement Sendrom) diye bir hastalığa tutulmuşum. Kollarımda inanılmaz ağrılar var. Dayanamadım ve hiç istememe rağmen doktora gittim. Doktorumun soyadı "güven". Açıkcası adın verdiği etki mi yoksa doktordaki sempati mi bilemiyorum istediği her şeyi yapmayı tetikledi. MR çektirdim, kan tahlili için kan verdim. Dokturum, yarın sonuçlara göre tedavi şeklini belirleyecek. Araştırmalarıma göre tedavi en az bir buçuk ay sürecekmiş. Ağırlarımın geçmesi çok önemli. Klasik bir ifade ama haklı bir gerçekliği olduğunu söyleyebilirim: "hayat kalitem düştü" ve kaliteyi artırmam lazım. Bu arada verdiğim kiloları tekrar aldım. Tek istediğim ağırlarımın geçmesi ve kilolarımı vermek.


Hamiş:
1- Yıllık iznime  iki hafta kaldı. Tüm yıl boyunca sekiz gün sürecek bu tatiller için yaşıyor gibiyiz. Bu yıl tatil bir türlü gelmedi. Teknede hiçbir şey yapmamayı planlıyorum. 
2- Konuşan fotolar diye bir projem vardı. Çektiğim fotoların hikayeleri olacaktı. Cek caklarla uğraşırken beriki benim projemi gerçekleştirmiş bile. Sev'ciğim, ertelememeyi ne zaman başaracağız?
3- Barbaros Şansal, AKP'nin çıkardı bir yönetmelikle nüfus cüzdanındaki din hanesini sildirdiğini yazmış. Bir tek bu konuda işe yaradıklarını iletmiş. Açıkcası sorguluyorum. Bir kişinin dini, kimlikte derç edilecek kadar önemliyse, hala biz demokrat olduğumuzu söyleyebilir miyiz? 
4-  Bu arada ben gazete nadir okurum ama her hafta en az üç mizah dergisi bitiririm. Olan biteni mizahla ziyadesi ile öğrenirim. Bizi savaşa sürüklemeye çalışıyorlar. Bir karikatür gördüm. Suriye haritasının etrafında sırtlanlar var. Sırtlanların boğazlarında künyeler sarkıyor ve bu künyelerde başta: ABD, İsrail ve maalesef Türkiye var. Her şakanın altında bir gerçek yatar ki ve bu hakikaten benim tamamiyle RED ettiğim bir durum. Tanrı, hepimizi ve üst üste iki sene gittiğim Suriye ve halkını, kim komşularımızı, insanlığı korusun!
5- Eylül buluşmamızın tarihini belirleyelim sevgili pembe akidem.
6- Güzel, tadı damağında kalacak bir tatil geçir.
7- Kimliğiniz lütfen?! diye sorduklarında " anne, kadın, gelin, avukat, sevgili, arkadaş,....hangisini istersiniz" sualinin cevabı sessizlik olur büyük ihtimalle ama bu gerçekliğin ağırlığı ile kaç kentli kadın ezilme tehlikesi geçiriyor kimbilir! Kimlik konusu ağır bir konu. Konuşalım.