Tam tamına 100 gram. Bende kilo verme oldukça yavaş ilerliyor. Bazen çok delleniyorum bu duruma ama basit hesaplar yapınca nisbeten rahatlıyorum. Örneğin, her gün yüz gram versem, ayda üç kilo eder. Aslında yaşamda da yaptığımız hep bu değil mi? Bütüne bakmadan hemen kararlar verip, belli bir yargıya varmak... Bir dur hele, sakin ol bekle. Bu duruma "Şirin'in sabırsızlığı" diyordum ama farkettim ki bu " insanoğlunun arsızlığı"...
Su içme bir sorun bence. Bazı insanlar nasıl lıkır lıkır su içer değil mi? Sanırım biz yapamıyoruz. Belki içmek için farklı metodlar geliştirmeliyiz. Örneğin; içine nane limon koymak, kabuk tarçın ile tadlandırmak ya da öncesinde kendimizi su içecek şekilde yönlendirmek (ben kahve içince arkasından su içmek gereği duyuyorum). Dediğin gibi yemekten daha önemlisi su içmek. Halletmeli bu kötü alışkanlığı.
Arkadaşına çok üzüldüm. Olayın kahramanı bir erkek ama roller farklı bir cinsiyetin üzerinde de olabilir. Kadın ya da erkek bu denli sıkışmadan, bu denli çaresiz kalıp kaçmadan keşke konuşabilseymiş. Aksi halde her devinimleri ne etseler ne yapsalar kaba kaçıyor. Arkadaşının yarasını, biz ne yaparsak yapalım yine kendi saracak. Umut ederim bunca yıl kendini unutmamış ve her an yalnız kalacağını düşünerek yaşamıştır. Böyle zamanlarda en kötü durum aslında, kendini ne denli unuttuğunu farketmesi olur diye düşünüyorum. Kendimizi unutmamalıyız. Bazen rollerimiz, hayatı şekillendirmemizde çok büyük etken ama en önemli rol "kendimiz" olmamızdır. Anne, eş, çocuk, kardeş olmak değil....
Bu bağlamda, latif insanlarla birlikteliğimiz bizi kendimiz olmaya itici bir güçse- ki Asil ve Gerçek'in böyle olduğunu düşünüyorum- gerisi boş. O halde yarın yüz elli gram bile veririm.
Pembe akidem, hareket lütfen! Carmen Consoli "focu di raggia" http://youtu.be/25uOAxM8gz8 parçasını Youtube'tan bulup, hafif hafif sallanarak dans etmeni rica edeceğim. Hafif olsada hareket harekettir. Bir zamanlar her sonda dediğim gibi...
HADİ!!!