6 Eylül 2011 Salı

MAVİ YOLCULUK-2

İkinci koyumuz Manastır. Denizciler ise “Bindik” ismini vermiş. Ekincik’ten buraya sabah altıda hareket ettik. Yaklaşık üç buçuk saatlik bir yolculuktan sonra ulaştığımızda saat ona geliyordu. Genelde sabah kahvaltısı sekizde verilmesine rağmen bugün yolculuk gereği kahvaltımızı geç yapıyoruz. Kalvaltıda peynir, zeytin, ekmek, bal, reçel, domates, salatalık, yumurta, çay, kahve var. Her zaman yaptığımız gibi yanımızda getirdiğimiz vazgeçilmezimiz fındık ezmesi ve nutellamız ile kahvaltıyı şölene çeviriyoruz. Cevizle içini doldurduğum gün kuruları (*) ise enerji anlamında bomba etkisi yapıyor. Ellerimiz büzüşene dek yüzüyoruz.

Deniz maskesini ilk kullandığımda ürkmüştüm. Derinlik ve bilinmezlik korkutuyor. Ama şimdi, mavi cennete düşen ışık hüzmesinin dibe yakınmışız gibi hissettiren aldatmacasına eşlik etmek istiyorum. Küçücük balıkların suda büyük gözükmesi, aslında benim de ne kadar büyük göründüğümü ansıtıyor.  Korkmuyorum…




Tersane Koyu ikinci adresimiz. Demir aldığımız yerden kıyıya iki yüz metre kadar yüzdüğümüzde antik yapılar ile karşılaşıyoruz. Palet niyetine giydiğimiz sandaletler kıyıda yürümemize yarıyor. Denizden çıkıntıktan sonra yüz metre yürüdükte diğer koya geçiyoruz. Keçilerin bolca olduğu bu kıyı çok mezbele gözüküyor. Düzenli ve temiz olmanın çok güç olmadığını düşünmekle birlikte, bu konuda çok isteksiz olduğumuzu bir kez daha görüyorum. Canım kıyılara uygun olmayan bu görüntüler üzüyor bizi.  Dönüşte, keçi yolunu izleyerek kıyıdan kıyıdan, sudan ve tuzdan, jilet gibi keskinleşen kayalara dikkatlice basarak yürüyoruz. Delice keskin kokan, kekik ve adaçayı topluyoruz. Tekneye çıktığımızda bikinimize bağladığımız adaçayını sıcak suya salıyorum. Su, çağla yeşili bir renk alıyor. Cenneti yudumluyorum. İçim ada çayı kokuyor.

Koyu renkli bulutlar yağmuru muştuluyor. Kaptan, daha korunaklı bir koya geçmek için demir alıyor. On dakika ilerledikten sonra, Zeytinli’ye  demir atıyoruz. Çam ağaçlarının ağdalı reçinesini açığa çıkaran yağmurun kokusu, ağustos böceklerinin hiç durmayan sohbeti, itimat ettiğimiz koyun sessiz yanı ile günü düne yolcu ediyoruz.
(*)İşleme girmeden (kükürtlenmeden) , açık alanda, güneşte kurutularak elde edilen kuru kayısı.
Hamiş:
Mavi yolculuğa mutlaka nazınızın geçebileceği, ortak müştereklerinizin bol olduğu kadim dostlarınız ile çıkmalısınız.
Kahvaltı için, fındık ezmesi, Nutella, ceviz içi, gün kurusu ve Etimek olmaz ise olmazınız olacak. Almayı unutmayın.
29.08.2011’Göcek-Mavi (ikinci gün)
Sabiha

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder