22 Eylül 2016 Perşembe

Şirin, 22.09.2016, 21.05

Sevgili Sev'ciğim,

Bugün yağmurun kızı çisil ile elle elle yürüdük Bağdat Caddesinde. Adımlarım ile zihnimin işleyişi aynı mekanizmaya bağlıymış gibi adımlar hızlandıkça, aklıma damlayan düşünceler koca bir tümülüs yarattı. Tümülüste ne var ne yok diye bakmak için, içine girmek gerekti gerekmesine de "gereklerden, lazımlardan" o kadar bıkmıştım ki, yığından tırıs tırıs uzaklaştım. Ben kaçtıkça şeytan azapta gerek aptal ıslatana dönüşen Çisil incecik ellerini, hoyratça yüzüme çarptı. Kuyruğumu bacaklarımın arasına alıp kaçarken, beden ile zihnimin yakaladığı muazzam ritmi kaybedeceğimi anlatmaya çalıştı. Ah kim bilir ne vardı düşüncelerden oluşan höyükte? Defineciler olsa içeride ne var ne yok öğrenirdik diye düşündüm ama onlar da arayışlarını hoyratça yaptığından zarar verebilirdi bana. Düşüncelerden oluşan yığına, höyüğün çökme riskini de alarak başımı uzattım. İnsanın kendi çekirdeğini görmesi ne güçmüş. Ne gördüm dersin? Çisilin annesi yağmur ile yürüyen Şirin'i... Tentesi olmayan şemsiyenin sapını sıkı sıkı tutan Şirin, üzerine yağan sorulara cevap bulmak için bir başka tümülüse başını uzatıyordu. Çisilin elini bırakmadım. Neme gerek başıma dert almayayım...

Hamiş: 
1. Sorulara cevap bulduğumda çekirdeğimi de bulacağım.
2. Ayakta durmak, yürümek çok önemli. Zihin ile adımlar aynı uyumda hareket ediyor.
3. Çok uzun bir fasıla girdi aramıza. Özledim...