Geçtiğimiz verimli büyük ovanın 16000 yıl önce bir göl olduğuna inanması güç. Sağımız ve solumuz yemyeşil. Açık renk yeşilin buğday, koyu renk yeşilin ise arpa olduğunu öğrendik. Hasat vakti geldiğinde, Konya Ovası altın rengine bürünecek. Temmuz’un yüzü, gözü, elleri bereket olacak.
• Evlerin neden kapıları yoktu?
• Neden tavandan evlere giriliyordu?
• Neden ölülerini zemin altına gömdüler?
• Kadın erkek eşit miydi?
Kapıları yoktu, belki canavarlardan korkuyorlardı. Tavandan giriyorlardı, çünkü kapıları bacalarıydı. Ölülerini seviyor, yamaçlarında istiyor, oturdukları odanın altına gömüyorlardı. Kadın erkek eşitti, ne erkekler için ayrılmış divan-ı hümayun, ne de yalnızca kadınlara kollayan Kibele vardı. 9000 yıl önce yaşamış, modern insanlardı.
Beli bükülü evrenin, bağrında sakladığı bu kerpiç evleri 9000 yıl sonra görmek, ölümsüzlük hissini yaşatıyor. Kazıların olduğu iki alanda korugan inşa edilmiş. Böylelikle, kazı çalışmalarında ve sergileme de kolaylık sağlanmış. Sorularımıza daha kolay cevap bulabiliyoruz.
Yeşil çayırların içinde koşuşturan rüzgar, sokakları olmayan büyük kasabada damlardan atlayan çocukların neşeli çığlıklarını yanımıza taşıdı. İçimizdeki binlerce yıllık yorgunluğa rağmen, “Fotoğraf çekmek her şekilde serbesttir” talimatına uyarak geçmişi fotoğrafladık.
Gülümseyin, Çatalhöyüklüler şimdiki kentlileri şaşırtıyor.
Mayıs 2011, Çatalhöyük, Konya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder