25 Ekim 2010 Pazartesi

"Koku"

Elbette geçmekte olduğumuz yerlerin kokusu vardır. Bir yazar, İstanbul’un kokusunun adını koymuş “uzun” diye. Cevabın kısalığı, bana derinlemesine düşüncenin ağırlaştırdığı bir yanıt gibi geldi. İstanbul’da belirgin bir nefes, koku yok. Mesela Kaş, yasemin kokar. Ağır, baş döndürücü ama unutulmaz, ağırbaşlı bir koku. Şehr-i İstanbul, hafif meşrep, kodaman, emekçi, kalpazan, yanar döner bir kokuya sahip vesselam. Geçtiğimiz yerler nasıl kokar?

Günler nefes alıyor. Bakıyorum, geç kalanlar önde giden yarınlara yaklaşmış. Bazen zorlanmadan geçiyorlar bile. Geçerken aklımıza yerleşen kokuların adını koymak lazım. Yazdığım her kentin, dağın, denizin, aklımda bıraktığı izi yazacağım. Belki de izini süreceğiz.
İlk yazacağım yer Ohri. Ohrid, “yağmurdan önce” kokuyor.
Ekim'2010
Sabiha

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder